Bazı kitaplar bittiğinde ağlatır sizi.. Ben daha başında ağlayanlardanım..
Daha ilk sayfaları okurken ‘Ben bu kitabı ağlamadan nasıl okuyacağım’ diye sordum kendime.. İçindeki hikayede anlatılanlar, bana o kadar tanıdık geldi ki.. Sanki yaşadığım onca şeyi, yeniden yaşıyormuşum gibi hissettirdi. Tekrar o günlere gittim. Evet ağladım ama sonraları sayfaları çevirirken umutla doldu içim. İyi şeyler olsun diye bekledim, oldu da.
Cennetin Rengi beni sardı, sarmaladı, içine aldı..
Hayata pamuk iplikleriyle bağlı olduğumu, her şeyimi kaybettim, ne yapacağım dediğim anda bir şeylere tutunmanın, ikinci şansı aramanın mümkün olduğunu anlattı. Her gecenin arkasında gündüzün beklediğini.. Ve daha fazlasını..
Ne kadar guzel kapak resmi oyle. Boyle derinden etkileyen romanları ben de cok severim..
Eğer bir kitapçıda görseydim kapağına vurulup alabilirdim, tavsiye üzerine aldım, iyi ki almışım 🙂
lavanta yeter yani:))
kesinlikle 🙂
Fotoğraf çok güzel. Üzücü kitapları pek tercih etmem aslında ama kitabı çok merak ettim. Nasıl bir hikaye ki bu kadar etkilemiş sizi. Alıp okuyacağım ben de.
Birt hastalık var kitabın içinde geçen, ailemden biri bu hastalıkla uzun yıllar mücadele ettiği için bana tanıdık şeylerdi.. Ben de üzücü kitapları okumak istemem, çabuk etkilenirim. Ama bence bu kitaba şans vermelisiniz:)
Bu kitabı almayı çok istiyorum ama o kadar ağlamaya meyilliyim ki şimdi sende ağladım deyince kararsız kaldım:) Bu arada kurabiye tarifi için çok teşekkürler:)
Sevgiler.
Canım muhakkak al, nasıl desem ki, anne olduğum için ilk sayfalar beni çok etkiledi, ama sonrası su gibi aktı gitti:) Yani geneli ağlatmıyor:)
Kapak efsane olmuş bahçeyle çok alakalı biri olarak denemek zorunda hissettim:)))
Aslında kitap genel olarak kapak fotoğrafından bağımsız 🙂 Sanırım ilgi çekmesi için böyle bir kapak tasarlamış olabilirler..