Kapak resmini (bir de ismini) sevdiğim için aldığım bir kitap daha.. Paris’teki Eş. Böyle zamanlar kendimi çok cesur bulurum. Ama şans vermekten de geri duramam.
Bu kitaba başlamadan önce ön kapağındaki kısa tanıtımı okudum, arka kapağına ise hiç bakmadım. Neredeyse yarılamıştım ki ”Ne anlatıyor yahu bu kitap?” deyip arka kapağı okudum. Ernest Hemingway ve ilk eşi Hadley’in evliliklerindeki inişler, çıkışlar ve sonlara doğru da sarsıcı bir ihanet. Açık söylemem gerekirse son 30 sayfaya kadar ne dikkatimi verebildim, ne de rahatça ilerleyebildim.. İçimden sürekli ”Lütfen sadede gelin artık” diyordum ki, neredeyse kitap bitmek üzereyken benim çok etkisinde kaldığım bir ihanet gerçekleşti. Kadının hisleri, üçüncü kişi, eşlerin hissettikleri, ve sonra da aldatan adamın her nasılsa yeni sevgilisini de bir başkasıyla, onu da bir başkasıyla aldatması ile bitiyor kitap. Ben yalnızca son sayfalarından etkilenebildim..
Birde çok fazla isim geçiyor kitapta, arkadaş çevresi say say bitmiyor bu çiftin! Ben galiba biraz daha az kadrolu kitapları seviyorum 🙂
az once bir Paris postu yaptim.. konu Paris olsa da basrol Paris’teki es 🙂 Gerci benim bayildigim biyografi romanlarindandir o da ayri :)) Bak vaktin olunca canim .. 😉
Sahi mi? Bakacağım senin yazdıklarına da o halde canım ben birtürlü giremedim konuya..
harika bir yorum olmuş:)
Aa teşekkür ederim:))
Paris görünce heyecanlandım ama sanırım zevkli bir kitap değilmiş üzüldüm. Bloguma beklerim bende madambfashion.blogspot.com
Paris sanırım başlı başına çekiyor insanı nerede olsa da..
Okusam diyordum bu kitabı bloglardaki tanıtımlardan gaza gelip ama yazdıklarına göre okumamak daha mı iyi acaba?
Özlem’cim kitap yorumları görecelidir tabii belki sen kendinden birşeyler bulacaksın okurken..seven arkadaşlarım da var fakat bana pek hitab etmedi diyelim..
kitap kapakları gerçekten önemli.rafları dolaşırken bilmediğim bir yazarsa kapakları dikkat çekenlere elim gider.çok karakterli kitaplara gelince ben de sevmiyorum bu tip kitapları.karşıyor bir yerden sonra herşey:)
Ben bazen tam okuma sırasında sanki ilk kez duyuyormuş gibi oluyorym işte o çok kötü oluyo..
sizi bu kadar geç bulduğuma inanamıyorum:( ne kadar güzel bir blogunuz var:)
Çook teşekkür ederim:) eksik olmayın..
gerçekten kitap kapağı o kadar güzel seçilmiş ki insan ara sıra çıkarıp bakmak için bile ala bilir 🙂 bende kadrosu bol kitaplardan hoşlanmıyorum kim kimdi derken karışıyor ortalık
Kapak sattırıyor çoğu kitabı işlerini iyi biliyorlar..
Kitap kapağı ve ismi, benim de ilgimi çekerdi sanırım Zeynep’ciğim.
Sarı çiçeklerle daha da bir etkileyici olmuş ama:)
Fotoğraflarına bayılıyorum, ilk fırsatta da Ankara’da buluşmak dileğiyle diyorum ve bitki çayımı yapmak üzere mutfağıma gidiyorum.
İyi geceler canım…
Canım inşallah ben de en yakın zamanda istiyorum seni görmeyi..
Öperim
biraz önce lulucum’un postunu okudum, o da bu kitaptan bahsetmiş ama övgüyle:) ben aşırı merak
ediyorum, nerdeyse çıkışta gidip alıcam kitabı, o derece:D
çok isimli hikayeleri ben de pek sevmem normalde. ama mesela içimden okudugum için bi süre sonra kendi isimlendirmemi yaparım ve John gördügüm yeri Can olarak okumaya baslarım. öyle daha kolay oluyo heeheh :))
yine ışığı güzel bi fotograf var bu postta! ve sen beni her defasında huzurla yolluyosun bu blogdan, teşekkürler güzel zeynep <3
Evet ben de okudum yorumunu lulunun:) kitap yorumları böylr göreceli işte belki de sen de seveceksin kuşum..
Ben bu John Can olayına çok güldüm ben de yaparım artık:)))
Sen de bana her defasında öyle içten yorumlar yazıyosun ve beni o kadar mutlu ediyorsun ki ben de sana çok çook teşekkür ederim canım benim..
hemingwayla ilgili yazılar okumuştum hemingway de okumuştum.
bu kitabı da merak ediyordum ama cok güzel soguttun 🙂
kapağı harika ama ya, nasıl biliyor işi 😉
Ama hiç sevemedim Seyhan bu tıpkı kelebeğin rüyasını biçok kişinin sevip senin sıkılman gibi..ve içimden o filme karşı hiçbi heves yok acaba niçin:)))
Bende bu kitabı geçen hafta edindim, ve okumaya başladım o kadar sevdim ki , bitmesin diye ağır ağır okuyorum 🙂 ben kitabın arkasını okumadan almayanlardanım 🙂
Ben çok sevmiştim. Bir aşk romanı gibi değilde Hemingway’in ilk yazarlık sancılarına tanık olmanın romanı gibiydi benim için.